fbpx

İlk Oyunun Konusu

İLK OYUN KONUSU

Dünya’nın işgalinin gerçekleşmesi durumunda bütün Dünya Tanrıların yeryüzündeki izlerinin silinecek olması eski ve yeni Tanrıları çok endişelendirmişti. Pangu, evreni yarattıktan sonra kendisinden sonra gelecek Tanrı ve Yarı-Tanrılara sadece bir kural koymuştu. Tanrılar güçlerini kaybetmeye başladığında, kendi dönemleri bittiğinde hiçbir şekilde hangi gezegende olurlarsa olsunlar gözükmeyecek ve dönemin tanrıları ile Limbo dışında hiçbir yerde görüşmeyeceklerdi.

Bu kuralı bozan ve tekrar yeniden kendini Dünya’da canlandırmaya çalışan Ra cezalandırılmış ve Limbo’ya hapsedilmişti. Ra, Limbo’ya sıkışıp kalmıştı ve hiçbir çıkış yolu yoktu. Ra için evrendeki diğer gezegenlerin veya Dünya üzerinde yaşayan canlı türlerinin ne olduğunun bir önemi yoktu. İster İnsanlar yaşamaya devam etsin, ister Gazyon veya Matun halkları yaşasın umurumda değildi. İstediği tek şey önce Dünya’nın sonra galaksinin tek tanrısı olmak ve kendini göstermekti Dünya’nın işgal edilecek olması Tanrılar içinde bir tek onu heyecanlandırıyordu.

Anka Kuşu aracılığı ile iletişim kuran tanrılar Anubis ve Freyja’yı Limbo’ya göndermeye karar verdi. Tüm tanrıların yapacağı büyük toplantı öncesi Ra’yı ikna etmeleri gerekiyordu. İyi veya kötü olsun ilk defa tüm tanrıların bir arada olması ve ortak bir amaç için beraber savaşmaları gerekiyordu. Tanrılar, Ra’nın Freyja’ya olan hayranlığından dolayı onun mutlaka gitmesini istiyordu. Anubis de babası Ra’yı ikna edebileceğine inanıyordu.

Anka Kuşu Freyja ve Anubis’e Limbo’ya gitmeleri gerektiği tarihi söyledi. Freyja ve Anubis birbirleri ile görüşmeden aynı zamanda Limbo’da Demir Kılıç dağındaki bir mağarada buluştular. Hızlı hareket edip Ra’yı bulmaları gerekiyorlardı. Limbo’da zaman kavramı yoktu, bu  yüzden orada geçen süre çok önemliydi.

Ra, Limboda bir tavernada kendisine özel olarak ayrılmış bir bölümde kağıt oynuyor, şarap içiyordu. Karşısında Anubis ve Freyja’yı görünce hem şaşırdı hem de çok sevindi.

Ra: Anubis! Seni burada görmek ne kadar güzel oğlum!

Anubis: Baba! Gerçekten çok özledim. Hiç değişmemişsin. Limbo sana yaramış herhalde?

Ra: Ya ne demezsin! Buradan nefret ediyorum ama sıkılamıyorum. Çünkü ne zamandır burada olduğumu bilmediğim için bu duyguya kapılamıyorum. Frejya! Her zamanki gibi çok güzelsin…

Frejya: Teşekkür ederim. Bize şarap ikram etmeyecek misin?

Ra: Buradakilere şarap diyorsan sorun değil, ikram ederim. Buradaki her şey bir yansıma. Aslında şu içtiğimiz şarap değil, bu yüzden tadı yok! Neyse, sana da bir kadeh dolduruyorum.

Frejya: Çok naziksin.

Ra: Siz de çok zekisiniz! Sadece ikiniz burada olduğunuza göre benden bir şey isteyeceksiniz. Durun hatta tahmin edeyim, yoksa benden Dünya’yı kurtarmanıza yardımcı olmamı mı isteyeceksiniz? (güler)

Anubis: Limbo’da olmana rağmen hiçbir gelişmeyi kaçırmıyorsun. Burada bu tür konuların konuşulması da yasak diye biliyordum.

Ra: Kurallara uyan birisi olsaydım zaten Limbo’da işim olmazdı değil mi? Ne çabuk unuttun, ben Ra’yım!

Frejya: Sana ihtiyacımız var Ra! Dünya biz olmadan Matun veya Gazyon’un saldırılarına karşı koyamaz. Hepimiz birlikte olmazsak bu savaşı kazanmamız çok zor. Güneş’in gücünü bu savaşta yanımızda hissetmeliyiz.

Ra: Benim lanetlendiğim Dünya’ya yardım etmemi mi istiyorsunuz? Peki bunu neden yapacağım?

Anubis: Yaptığın her şey yer yüzünden silinecek, yeni kurulacak düzende Ra’nın adı bile geçmeyecek. Tüm eserlerin yerle bir olacak. Sana hala tapan on binlerce insan bir salisede kül olacak. Bunlar yardım etmen için yetmez mi?

Ra: Hükmedemediğim bir halk, göremediğim eserlerden bana ne! Yaşandığını, konuşulduğunu göremediğim bir Dünya’yı ben ne yapayım?

Frejya: Evet haklısın fakat yardımcı olursan Anka Kuşu ile konuşabilir ve senin lanetini kaldırmak için yardım isteyebiliriz.

Ra: Anka Kuşu yardım edecek olsa sizi buraya beni ikna etmeye göndermeden yardım ederdi. Benim lanetim kalkmadan şuradan şuraya parmağımı kıpırdatmam!

Ra konuşurken bir yandan da kartlar ile oynamaya devam eder. Sanki Anubis ve Frejya’nın orada olması umurunda değildir.

Frejya: Bırak artık şu kartlarla oynamayı! Kim bilir burada ne kadar vakit kaybettik. Zaman daralıyor Ra!

Ra: Neden? Sen de zamanının çoğunu oyun oynayarak geçiriyordun Frejya, yalan mı?

Frejya: Bunun konumuzla ne alakası var?

Anubis: Saçmalıyorsun gerçekten baba.

Ra: Hayır, siz saçmalıyorsunuz. Buraya gelip bana hiçbir şey sunmadan yardımcı olmamı istiyorsunuz. Lanet kalkmadan zaten Dünya’ya ayak basamam, dışarıdan da bir hiç uğruna destek veremem kusura bakmayın…

Frejya: (sinirlenir) Bırak Anubis, ne hali varsa görsün. Limbo’da ömür boyu kalsın. İyice kafayı yemiş. Boşuna gelmişiz buraya, baksana hala kart oynamaya devam ediyor.

Ra: Ancak bir şartla size yardımcı olabilirim.

Anubis: Nedir ?

Ra: Benimle bir kart oyunu oynayacaksınız. Eğer benim geliştirdiğim bu oyunda Pangu’nun değil benim kurallarım ile beni yenerseniz size koşulsuz yardımcı olacağım…

Anubis: Şaka mı bu?

Ra: Ya lanet kalkar ya da Dünya’nın kaderi bu oyuna bağlı olur. Seçim sizin (güler)

…. Ve Ra, Anubis ve Frejya Limbo’da bir tavernada kart oynamaya başlar……

Anubis ve Frejya, Ra’nın Limbo’da delirdiğini düşünmektedir. Bu yüzden oyun oynamayı kabul ederler. Ra’nın amacıysa çok farklıdır. O çoktan karanlık maddeyle anlaşmıştır. Lanet kalkacak ve Ra Güneş’i kontrol ederek çevresindeki tüm gezegenleri kavuracaktır. Karanlık Madde’nin amacı ise Pangu’nun tüm izlerini, koyduğu tüm kuralları yıkmaktır.

tr_TRTurkish